2050´DE DÜNYA NÜFUSUNUN YÜZDE 75´İ ŞEHİRLERDE YAŞAYACAK
Uluslararası Toplu Taşımacılar Birliği (UITP) Başkan Yardımcısı ve Kayseri Büyükşehir Belediyesi Ulaşım AŞ Genel Müdürü Feyzullah Gündoğdu, Türkiye´de özel otomobillerde ortalama 1,5 kişi, toplu taşıma aracı olarak kullanılan otobüslerde ise 30 kişinin seyahat ettiğini bildirdi.
Gündoğdu, yaptığı açıklamada, "Neden toplu taşıma araçlarını kullanmalıyız?" sorusunun çevre, sağlık, ekonomi ve trafik başlıkları altında yanıtlanması gerektiğini belirtti.
Çevrenin gündemdeki en önemli konulardan biri olduğunu vurgulayan Gündoğdu, ulaşım araçlarının çoğunun enerji ihtiyacını fosil yakıtlardan sağladığını, elektrik enerjisi kullanan araçların henüz yaygınlaşmadığını kaydetti.
Fosil yakıtların neden olduğu çevre sorunlarının dünyada önemli konular arasında yer aldığını belirten Gündoğdu, şu görüşlerini paylaştı:
"Ulaşım araçlarından kaynaklanan sera gazları olan karbondioksit (CO2), metan (CH4) ve diazot monoksit (N2O), salınım oranı dünya genelinde yüzde 20-22, ülkemizde ise İklim Değişikliği Eylem Planı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Strateji Planı´na göre, yüzde 17 civarında. Ülkemizdeki oranın düşük olması bu konuda iyi olduğumuzdan değil, ulaşım sistemlerinin tam olarak gelişmiş olmamasından kaynaklanıyor. Bu oran Avrupa Birliği´nde yüzde 27. Fosil yakıtlar sera gazı salınımının temel kaynaklarıdır. Özel araç yerine toplu taşıma araçlarını kullandığımızda sera gazı salınımının azaltılmasına ciddi oranda katkı yapmış oluyoruz. Örnek verecek olursak, 1 kilometre yolu otobüsle katettiğimizde 100 gram, bireysel araç ile katettiğimizde doğaya 300 gram CO2 salınımı yapıyor."
Gündoğdu, toplu taşıma araçlarını kullanmanın her zaman daha ekonomik olduğuna işaret ederek, aynı yolculuğun özel araçla yapılması durumunda harcanan bedelin en az 2 katına çıktığını aktardı.
Türkiye´de aylık toplu taşıma giderlerinin asgari ücretin yüzde 10´u civarında bulunduğunu belirten Gündoğdu, "Şehirlere göre, bu oran farklılık göstermekle birlikte aynı yolculuğu özel aracınızla yaptığınızda harcayacağınız bedel en az 2 katına çıkmakta, değer kaybı, yıpranma payı, vergi, sigorta gibi giderleri de hesaba dahil ettiğinizde aylık gideriniz toplu taşıma kullanım giderlerinin 5 katına ulaşmaktadır. Dolayısıyla ekonomik açıdan toplu taşıma kullanmak her zaman daha avantajlıdır." değerlendirmesinde bulundu.
2050´DE DÜNYA NÜFUSUNUN YÜZDE 75´İ ŞEHİRLERDE YAŞAYACAK
Gündoğdu, kentlerdeki trafik sıkışıklığı probleminin yegane çözümünün etkin ve yaygın toplu taşıma sistemleri olduğuna değinerek, şunları anlattı:
"Uluslararası Toplu Taşımacılar Birliğinin yaptığı çalışmalar, belediyelerin hazırladığı ulaşım master planları, anketler ve sahada yapılan sayımlara göre ülkemizde özel araç doluluk oranı 1,5 kişi civarındadır. Kara yolunda yaklaşık 15 metrekare yer işgal eden bir otomobille ortalama 1,5 kişi, toplu taşıma aracı olarak kullanılan otobüslerde ise ortalama 30 kişi taşınıyor. Bir başka açıdan baktığımızda aynı sayıda kişiyi özel araçlarla hareket ettirmek için ihtiyaç duyulan alan toplu taşıma ile hareket ettirmek için ihtiyaç duyulan alanın 10 katı büyüklüğündedir. Buradan hareketle toplu taşıma sistemlerinin yaygınlaştırılması ve kullanımı trafik problemlerinin giderilmesinde çok önemlidir. Trafik probleminin çözümü, toplu taşıma sistemleri ve parklanma politikalarından geçmektedir."
Yapılan araştırmalarda 2050 yılında dünya nüfusunun yüzde 75´inin şehirlerde yaşayacağını bildiren Gündoğdu, şehirleşme oranının yüzde 75´i bulması durumunda ulaşım problemini çözmenin daha karmaşık hale geleceğini kaydetti.
Gündoğdu, UITP´nin yaptığı çalışmada 2050 yılında ulaşım talebinin 2,6 kat artacağını, bunun da yolculuk, ulaşım filosu, çalışan, enerji tüketimi ve emisyon salınımını 2,6 kat daha artıracağını anlattı.
Aktif yolculuğun önemine de değinen Gündoğdu, şöyle devam etti:
"Kanada´da yapılan bir araştırmada, aktif yolculuğun kanser, kalp hastalıkları, obezite, diyabet, trafik kazaları, uyku ve gürültü kirliliği konularında ciddi olumlu etkileri olduğu ortaya konulmuş. Dünya Sağlık Örgütü tarafından yayınlanan bir raporda da yürüme, bisiklet gibi haftada 150 dakikalık aktif yolculuğun kalp hastalıkları riskini yüzde 30, diyabet riskini yüzde 27, göğüs ve kolon kanseri riskini yüzde 21 azalttığı vurgulanmaktadır. Toplu taşıma araçları kullanıldığında durağa, duraktan gidilecek nihai noktaya ve aktarma alanlarına yürürken Dünya Sağlık Örgütünün belirttiği günde 30 dakika aktif yolculuk değerlerini zaten karşılamış oluyoruz. Özetle sağlığımız açısından da toplu taşımayı kullanmamız gerekiyor."